OYUNLAR TARİHİ
Masa oyunları dediğimizde herkesin aklına aile ve arkadaş ziyaretlerinin vazgeçilmezi Monopoly gelir. Fakat masa oyunu sadece böyle kutulu oyunlardan ibaret değildir...
Bu kadar geniş bir tanıma sahip olması nedeniyle oyun tahtasına sahip olmayanları taşlı oyunlar kategorisine aldım.
MASA OYUNLARI
NEDİR? NE İLE TANIMLANIR?
Masada oynanan her oyun masa oyunudur! Evet, Jenga da dahil.
İlk Oyunlar: Senet ve Mehen
Masada oynadığımız oyunların da tarih öncesinde keşfedilmiş olduğunu duyduğunuzda şaşıracağınıza eminim!
Bu oyunlar yazı keşfedilmeden öncesinde de oynanıyor, hatta geliştiriliyordu bile! Medium sitesine göre* Siirt’te yer alan 5000 yıllık Başur Höyük adlı kazı alanında dünyamızın en eski oyun parçaları bulunmuş, ve tahmin edersiniz ki bu parçalardan en önemlisi hala çoğu masa oyununda kullandığımız zarlarmış. Bu zarlarla oynanan çeşitli oyunlar olduğu sanılsa da günümüze ulaşan zarlı oyunların da onların gelişmiş versiyonları olabileceği düşüncesi yaygın.
Bilinen ilk masa oyunlarından birileri de Antik Mısır’da yaygın olan Senet ve Mehen oyunlarıdır. Senet oyunu asillere özel olan bir kutu oyunundan oluşmaktaydı. Mehen ise daha çok halk tarafından benimsenen bir oyundu. Bu iki oyunun da ortak özelliği Mısır dinleri ile ilişkilendirilmeleriydi. Mehen dini hikayelerden yola çıkarak geliştirilmiş bir oyun iken, Senet ise topluluk gözünden iyi oynayan oyuncuların tanrıların gözdesi olduğu inancı ile popülerleşmişti. Firavunlar ve asiller kendi Senet tahtalarını mezarlarına mutlaka bir tılsım olarak koyardı.
Dünyanın En Eskiden Beri Oynanan Oyunu - Ur Kraliyet Oyunu
Bir Ur Kraliyet Oyunu tahtası
Milattan önce 2600’de Sümerlerin Ur kentinde oynanmaya başlanan ‘Ur Kraliyet Oyunu’ adlı oyun, kurallarıyla günümüze kadar gelen ilk oyundur. İki kişilik zarlı bir stratejik masa oyunu olan bu oyun, popülerlik zamanlarında insanlar tarafından geleceklerini belirleyici, spiritüel anlamlı bir oyundu. Bu oyun bir sürü ülkede yaygınlaşmıştır ve özellikle ortadoğu, kuzey afrika ve çevresindeki arkeolojik kazılarda birden çok kutusu ele geçirilmiştir.
Kuralları
Kısaca anlatmak gerekirse; Ur Kraliyet Oyunu, bir yarış oyunudur. Muhtemelen günümüz Tavla oyununun en eski atalarından biri olarak düşünülmektedir.
Beşer veya yedişer tane siyah noktalı beyaz piyon ve beyaz noktalı siyah piyonla oynanır. Oyun tahtası iki dikdörtgenin dar bir köprü ile birbirine bağlanmasından oluşur. Zar, tetrahedron şeklindedir ve hamleleri belirler.
Oyunun amacı oyuncunun bütün taşlarını parkurda ilerletip, rakibinden önce parkuru tamamlamasıdır. Fakat oyun tahtasındaki savaş kareleri ve güvenli kareler oyunun stratejik önemini ortaya çıkarır. Satranca benzer şekilde, savaş karelerinde rakibin taşlarını alabilir, veya kendi taşlarını kaybedebilirsin, ve parkura tekrar başlayabilirsin.
Mangala oyununun adı Arap kökenlidir. Arapçada ‘Hareket etmek’ anlamına gelen kelimeden türeyen bu oyun, günümüzde tek bir oyun olarak gözükse de aslında bir oyun kategorisini temsil eder. Çukurlar ve taşlardan oluşan bu oyun türü de çok eski zamanlara dayanır. İlk mangala örneklerini Afrika ülkeleri olan Eritre ve Etiyopya’da görüyoruz, tam tamına milattan sonra 6-7. yüzyıllar arasında!
Hatta ilk örnekleri şimdi bildiğimiz gibi çukurlu kutularda değil, yere kazılan çukurlarda oynanıyormuş. Bu oyun ve tahtası yüzyıllar boyunca o kadar fazla çeşit değiştirmiş ki, tam anlamıyla bir tarif vermek mümkün değil. Zamanında taş olarak para, tohum, bilye, çakıl, deniz kabuğu ve bunlar gibi binbir türlü küçük eşya kullanılmış, ve oyun tahtası olarak da tahta, taş, demir ve hatta yerin içini oymak gibi bir sürü materyal ve çeşidi olmuş Yani eline geçirdiğin her küçük şey ile çukurlar kazılarak oynanabilecek bir oyundur.
Antik bir Arap Oyunu - Mangala (Mancala)
Genel Kuralları
Mangalanın belirttiğimiz gibi bir sürü türü, şekli olmasına rağmen kuralları genel olarak birbirinin aynısıdır. Günümüz oynanışında, oyun alanındaki çukurlara belirli bir sayıda taş yerleştirilir ve iki rakibinde kendine ait çukurları ve bir ‘Hazine bölgesi’ denen geniş çukuru olur.
Taşlar sağ tarafa doğru hareket eder ve taşları hareket ettirirken bir taşı çukurda bırakıp diğerlerini sağdaki çukura aktarırsın. Bu şekilde karşıdaki kişinin çukurlarını taşla doldurmaya ve kendi çukurlarını tamamen boşaltmaya çalışırsın.
Kolay bir oynanış gibi gözükse de strateji ve hesaplama gerektiren bir oyundur, artık kuralları da bildiğinize göre, deneyip oynayabilirsiniz.
İyi şanslar!
Brooklyn Müzesinde yer alan bir Mangala tahtası
Tavla, Go ve Satranç’ın ortaya çıkışı - Oyunda Gelişmeler
Metropolitan Müzesindeki "The Backgammon Players" (Tavla Oyuncuları) adındaki eser
Tavla oyunu, ilk bilinen adıyla ‘12 işaret oyunu’ diğer oyunlardan daha önce tarih sahnesine ayak basmıştır. İlk kanıtları milattan önce 2000’e dayanan bu oyun hakkında günümüze fazla bilgi ulaşamamış olsa da Senet oyunuyla olan benzerlikleriyle de birlikte tavlanın en yakın atalarından biri olarak kabul edilmektedir. Oyunun tavladan farklı bir oynanışı varsa da, 3 zar ile oynandığı ve tavladaki gibi 15 taşı olduğu bilgisinden başka bir şey bilmiyoruz. Modern tavla ise, 1960’lardan sonra özellikle Manhattan Dünya Tavla Kulübünün ve Tavla Derneğinin kurucusu olan Prens Alexis Obolensky sayesinde popülerliğini kazanmıştır. Buradan doğan popülerlik; tavlanın dünyanın her yerinde oynanmasını sağlamış, sponsorlu turnuvalar ile profesyonel bir kariyerin de yolunu açtırmıştır.
Uzakdoğu Asyası'nın ilk bilinen olan Liubo, günümüz Çin coğrafyasında ortaya çıkmış, Go oyununun bir nevi atasıdır. Ortadoğu'da ortaya çıkan masa oyunları stillerinden daha farklı yapısıyla gözümüze çarpan bir örnektir. Siyah-beyaz on iki parçadan oluşan bir piyon seti ve iki ucu olan on iki farklı yolla birlikte; ortada bulunan, ‘su’ adı verilen bölgeden oluşan bir tahtası vardır. Ana amaç ise su bölgesine ilerleyip balık tutarak puan kazanmaktır. Oyunun bütün kurallarını bilmesek de bulunan tam set tahtalardan bir fikir sahibi olabiliyoruz. Liubo, Go’nun ortaya çıkışından sonra popülaritesini kaybederek tarihin tozlu sayfaları arasına karışmıştır.
Eskiden kalma bir Liubo tahtası
"Japonların Milli Oyunu" adlı kitaptan Go oynayan iki kişinin fotoğrafı
Go’nun tarihine bakacak olursak, çıkış noktası bilinmemekle beraber ilahi güçler tarafından oluşturulduğunu bile söyleyen rivayetlere rast gelmek mümkündür. Öğrenmesi standart zorlukta olsa da, ustalaşması çok zor olan bu oyunda, bir sürü stratejik hamle ve seçenek mevcuttur. İstanbul Go Okulunun bu oyun hakkında söylediklerine değinecek olursak; oyunun ana mantığındaki kuşatarak çevreleme taktiği, batıda ortaya çıkmış olan satranç oyunundaki hücum taktiğinden çok daha farklı ve strateji gerektiren bir taktiktir. Bu oyunda şansa yer yoktur, tamamen aklınızın gücüyle oynarsınız. Denge ve sabır aşılayan bu oyun, yapay zekanın yenemediği nadir oyunlardan biri olarak değerini korumaktadır.
"Libro de Los Juegos" (Satranç, Zar ve Oyun Masası Kitabı) adlı kitaptan bir minyatür (1283)
Kelt ve İskandinav coğrafyasından gelen Tafl oyunları (Taşlı oyunlar), kareli tahtada belli sayıda taşlarla oynanırlar ve bu oyunlar, günümüz modern satrancının öncüleridir. 400 yılında ortaya çıkan bu oyunların ortak özellikleri; kral piyonunun ortada bulunması, rakip piyonlardan kaçması ve tahtaların aynı orana sahip olarak üretilmesiydi. Tafl dünyaya yayıldıkça, bu temel özelliklerin de değiştiği ve farklı ada sahip özel oyunların türediği görülmüştür. Chaturanga da bunlardan birisidir. Hindistanda geliştirilen bu oyun, 9 yüzyıl başlarında Avrupa ve Asya'da satranç adıyla yaygınlık kazanmış, ve 400 yılı aşkın bir süre bazında Persler ve Avrupalılar tarafından büyük değişikliklerle geliştirilerek günümüz modern satranç oyununu ortaya çıkarmıştır.
Aydınlanma çağından sonra popülaritesi iyice ivme kazanmış, hakkında kitaplar yazılmış, dernekler kurulmuş, turnuvalar düzenlenmiştir.